25 Ağustos 2018 Cumartesi

1994 yılı

Bu yazı Melih KASAP tarafından yazılmıştır. Kaynak gösterilerek kullanılabilir.

  1990 yılından beri OYAK-RENAULT Bursa fabrikasına Otomotiv yan sanayii olarak hizmet veren bir firmada; preslerin kalıp işlerinde, Torna ve Freze işlerinde çalışmaktaydım. Ayrıca firmanın fabrikaya bildirdiği kalite kontrolcüsüydüm.  

   1994 yılına kadar firma hem personel olarak hem de makine ve teçhizat olarak gelişim göstermiş, ileriye dönük yeni yatırımlar planlamaktaydı. 93 yılı sonu 94 yılı başlarında piyasalarda bir durgunluk başladı. Gerçi firma sürekli sipariş alıyor ve üretime devam ediyordu ama çalışanlara önceleri mesai ücretleri daha sonraları ise maaşları geç yatmaya başladı. Mart ayı gibiydi ki o ay mesailerin sonra ödeneceği, maaşın ise yarısının verileceği söylendi. Nisan ayında (kriz kararları açıklanmıştı) sipariş alıp çalışmaya devam ederken maaşın 1 ay gecikmeli verileceğini öğrendik. 

   Firmada çalışan kişi sayısı hatırladığım kadarıyla 20 – 25 kişiydi. Yemek saatinde aramızda yaptığımız toplantıda herkes durumunu döktü ortaya. Ben ve  3 kişi; bekar olduğumuz için bizim için sorun teşkil etmez görüşündeyiz ama siz ne derseniz destekleriz dedik. Çoğunluk evli olduğundan ve zaten birkaç aydır eksik maaş alındığından (mesailerin verilmemesi, eksik verilen maaşlar) zor durumda olduklarını belirttiler. Ertesi sabah patronla görüşme kararı alarak işbaşı yaptık. 

   Sabah oldu. İş yerine geldiğimde kimsenin kıyafet değişmediğini gördüm. Topluca patronla görüşelim içeride kalan maaşlar verilmezse iş bırakalım dediler. Yeni işe girmiş bir kişi vardı, abiler beni mazur görün. Ben daha yeni girdim dedi. Sen geç iş başı yap dedik. Patronun yanına topluca girmeyelim, aramızdan birkaç kişi girsin durumu anlatsın verdiği cevaba göre çıkıp tepkimizi veririz dedim. Aralarında benim de olduğum dört çalışanı seçip patronla görüşmeye girdik. İçeride kalan paraları alamadığımız gibi o ay ki maaşlarında ödenemeyeceğini duyunca tüm arkadaşların paralar verilinceye kadar iş bırakacağını söyledim ve odadan çıktık. Arkamızdan yaptığımızın kanunen suç olduğunu söylese de dışarı çıkınca arkadaşlara durumu anlatınca herkes iş bırakıp evlere gitti. Giderken ustabaşına da tüm çalışanlar adına ne zaman paralar verilir o zaman geliriz dedim. 

   Aradan 2 veya 2,5 ay geçmiş ve firmadan ses çıkmamıştı. Gidip özel eşyalarımı alayım dedim. Firmanın bulunduğu yere yaklaştığımda makinelerin çalıştığını duydum. İçeri girdiğimde ise ben hariç; maaşlar ödenmezse iş bırakalım diyen herkesin işbaşı yaptığını gördüm. Onları ne suçladım ne de kendilerine laf ettim.  

   Bu olaydan çıkardığım ders, işin içine çıkar girince kimseye güvenilmeyeceğidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder