2 Eylül 2018 Pazar

1996 - 1997 yılları

Bu yazı Melih KASAP tarafından yazılmıştır. Kaynak gösterilerek kullanılabilir.


    1996-1997 yılları, Çayırova’da bulunan Arçelik çamaşır makinesi fabrikasında çalıştığım sıralar…

   Fabrikada hatlar takımında çalışmaktayım. Hatlar takımı da nedir? Dediğinizi duyar gibiyim. Çamaşır makinesinin çelik kazanlarının yapıldığı hat (şuan hemen hemen hepsi plastik kazanlıdır) kazan hattı, iç tamburunun yapıldığı hat (bizim kapağı açıp içine çamaşır koyduğumuz yer) tambur hattı, gövdesinin yapıldığı hatta ise gövde hattı denir ve bunların hepsi imalattaki hatlar takımıdır. Bir de montaj hattı var tabi… Kazan hattında, tambur hattında, gövde hattında da çalıştım. 3-4 ay kadar montaj hattında bile çalışmışlığım vardır.

   Bu fabrikadan tambur hattında çalıştığım zamanlardan iki anımı aktaracağım. Birincisi, dikkatsizliğim sonucu (dikkatsizliğim sağ elime koruyucu eldiven giymememdi) geçirdiğim küçük bir kaza ile ilgili. Küçük dediğime bakmayın, sağ elimin üst tarafında baş parmağımın dibine galvaniz sacın girip çıkmasıyla, neredeyse damarları kopartacak şekilde geçirdiğim bir kaza.

   Tambur hattına rulo halinde yüklenen sac biterken, onu gören sensörün önüne yığılması sonucu hata vermişti. Hatayı düzeltmek için gittiğimde sensörün önünde yığılmış olan sacın hafifçe katlandığını gördüm. Sağ elimde eldiven olmadığından sol elimle sacı düzeltmeye çalışırken sacın avına saldıran bir yılan gibi ileri fırlamasıyla sağ elime vurması bir oldu. Sacın köşesinin sağ el baş parmak dibine girip çıktığını çıkan kanlardan anladım. Fabrika doktoruna gittim. Ambulans ile hastaneye sevk oldum ve kesiğe dikiş atıldı. 15 günlük kaza raporu alındı, parası sonradan SSK’dan alındı falan filan. Buraya kadar her şey normal prosedür. Bana anormal gelen ise; iş güvenliği uzmanı ile geçirdiğim kaza hakkında daha sonra yaptığım görüşmeydi. Kazayı geçirdiğim yerde kazanın nasıl olduğunu anlattığımda “öyle kaza mı olur?” Diye kendince çıkışınca, uzmana “kazanın nasıl olacağını bilsem geçirmezdim zaten” diye cevap verip baş parmağımı göstermiştim.

   İkinci anıma gelince, yine tambur hattındayım. Gece vardiyasına başladığımızdan bir müddet sonra çıkan tamburların üst birleşim yerinde pres ısırmasına benzer bir çapak belirdi ki bu da tamburun hurdaya çıkması demek. İlk başlarda her 9-10 adet tamburda bir hurda çıkarken 3-4 adette bire düşünce üretimi durdurduk. Vardiya da hatlar takımı üretiminden sorumlu mühendisi çağırdık. Bakımcılar geldi. Biz, bakımcılar ve mühendis olmak üzere sorunun neden kaynaklandığını arıyoruz. Kalıp sökülüp kontrol edildi, sensörlere bakıldı, hidrolik ayarına hatta yağın kalitesine dahi bakıldı, kullanılan pimin, sacın kalitesi bile kontrol edildi. Ancak sorun kısa zamanda tespit edilemedi. Üretimi uzun süre durdurmak demek de çamaşır makinesi üretim kaybı olacağından mühendis tarafından “montaj bandının durmaması için” üretime devam etmemiz söylendi. Devam ettiğimiz üretim sonunda yaklaşık 400 adet hurda ile bitirdik ki bu belki de Arçelik tarihinde hurda rekorudur. Gündüz sorunun kaynağı bulunup çözüldükten sonra üretim sorunsuz devam etmiş.

   Gündüz vardiyasına döndüğümüz hafta hatlar takım lideri olan mühendis, üretim ve kalite müdürleri ile yanlarında birkaç kişi daha olmak üzere yanımıza gelip gece vardiyasında o kadar çok hurdanın nasıl çıktığını araştırmak için çeşitli sorular sordular. Soruları soruş şekilleri ile ses tonlarından hurdaları bize geçirmeye çalıştıklarını anlayınca, üretimi uzun süre durdurmanın üretim kaybı olacağının vardiyadan sorumlu mühendis tarafından belirtildiğini ve hurdanın çok çıkacağı uyarımıza rağmen “montaj bandının durmaması için” üretime devam etmemizin söylendiğini belirttim.

   Bu olaydan 4-5 ay sonra ekonomik kriz bahanesi ile işten atıldım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder