1996-1997 yılları, Çayırova’da
bulunan Arçelik çamaşır makinesi fabrikasında çalıştığım sıralar…
Fabrikada hatlar takımında çalışmaktayım. Hatlar takımı da nedir?
Dediğinizi duyar gibiyim. Çamaşır makinesinin çelik kazanlarının yapıldığı hat
(şuan hemen hemen hepsi plastik kazanlıdır) kazan hattı, iç tamburunun
yapıldığı hat (bizim kapağı açıp içine çamaşır koyduğumuz yer) tambur hattı,
gövdesinin yapıldığı hatta ise gövde hattı denir ve bunların hepsi imalattaki
hatlar takımıdır. Bir de montaj hattı var tabi… Kazan hattında, tambur
hattında, gövde hattında da çalıştım. 3-4 ay kadar montaj hattında bile
çalışmışlığım vardır.
Bu fabrikadan tambur hattında çalıştığım zamanlardan iki anımı
aktaracağım. Birincisi, dikkatsizliğim sonucu (dikkatsizliğim sağ elime
koruyucu eldiven giymememdi) geçirdiğim küçük bir kaza ile ilgili. Küçük
dediğime bakmayın, sağ elimin üst tarafında baş parmağımın dibine galvaniz
sacın girip çıkmasıyla, neredeyse damarları kopartacak şekilde geçirdiğim bir
kaza.
Tambur hattına rulo halinde yüklenen sac
biterken, onu gören sensörün
önüne yığılması sonucu hata vermişti. Hatayı düzeltmek için gittiğimde sensörün
önünde yığılmış olan sacın hafifçe katlandığını gördüm. Sağ elimde eldiven
olmadığından sol elimle sacı düzeltmeye çalışırken sacın avına saldıran bir
yılan gibi ileri fırlamasıyla sağ elime vurması bir oldu. Sacın köşesinin sağ
el baş parmak dibine girip çıktığını çıkan kanlardan anladım. Fabrika doktoruna
gittim. Ambulans ile hastaneye sevk oldum ve kesiğe dikiş atıldı. 15 günlük kaza raporu
alındı, parası sonradan SSK’dan alındı falan filan. Buraya kadar her şey normal
prosedür. Bana anormal gelen ise; iş güvenliği uzmanı ile geçirdiğim kaza
hakkında daha sonra yaptığım görüşmeydi. Kazayı geçirdiğim yerde kazanın nasıl
olduğunu anlattığımda “öyle kaza mı olur?” Diye kendince çıkışınca, uzmana
“kazanın nasıl olacağını bilsem geçirmezdim zaten” diye cevap verip baş
parmağımı göstermiştim.
İkinci anıma gelince, yine tambur hattındayım. Gece vardiyasına
başladığımızdan bir müddet sonra çıkan tamburların üst birleşim yerinde pres
ısırmasına benzer bir çapak belirdi ki bu da tamburun hurdaya çıkması demek. İlk
başlarda her 9-10 adet tamburda bir hurda çıkarken 3-4 adette bire düşünce
üretimi durdurduk. Vardiya da hatlar takımı üretiminden sorumlu mühendisi
çağırdık. Bakımcılar geldi. Biz, bakımcılar ve mühendis olmak üzere sorunun
neden kaynaklandığını arıyoruz. Kalıp sökülüp kontrol edildi, sensörlere
bakıldı, hidrolik ayarına hatta yağın kalitesine dahi bakıldı, kullanılan pimin,
sacın kalitesi bile kontrol edildi. Ancak sorun kısa zamanda tespit edilemedi. Üretimi
uzun süre durdurmak demek de çamaşır makinesi üretim kaybı olacağından mühendis
tarafından “montaj bandının durmaması için” üretime devam etmemiz söylendi.
Devam ettiğimiz üretim sonunda yaklaşık 400 adet hurda ile bitirdik ki bu belki
de Arçelik tarihinde hurda rekorudur. Gündüz sorunun kaynağı bulunup
çözüldükten sonra üretim sorunsuz devam etmiş.
Gündüz vardiyasına döndüğümüz hafta hatlar takım lideri olan mühendis,
üretim ve kalite müdürleri ile yanlarında birkaç kişi daha olmak üzere yanımıza
gelip gece vardiyasında o kadar çok hurdanın nasıl çıktığını araştırmak için
çeşitli sorular sordular. Soruları soruş şekilleri ile ses tonlarından
hurdaları bize geçirmeye çalıştıklarını anlayınca, üretimi uzun süre durdurmanın
üretim kaybı olacağının vardiyadan sorumlu mühendis tarafından belirtildiğini
ve hurdanın çok çıkacağı uyarımıza rağmen “montaj bandının durmaması için”
üretime devam etmemizin söylendiğini belirttim.
Bu olaydan 4-5 ay sonra ekonomik kriz bahanesi ile işten atıldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder